EMEK HABER ÖZEL / Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı son günlerde liyakatsiz atamalarla gündemde. Daha önce özel kalem müdürü İhsan Esen’in Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü yapılması tartışmaya neden olmuştu. Şimdi ise bir hizmetlinin bakanlığın en kritik genel müdürlüklerinden birine genel müdür yardımcısı olarak atanması kulisleri karıştırdı.
Hizmetliden daire başkanlığına, oradan genel müdür yardımcılığına
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda hizmetli kadrosunda görev yapan Metehan Karataş, geçtiğimiz yıl Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Uluslararası İşgücü Genel Müdürlüğü’ne Daire Başkanı olarak atanmıştı. Şimdi ise aynı genel müdürlükte Genel Müdür Yardımcılığı koltuğuna oturdu.
Üstelik bu genel müdürlük öyle sıradan bir birim değil; binlerce yabancı uyrukluya çalışma izni verilen, takdir yetkisinin yoğun şekilde kullanıldığı son derece teknik bir alan. Karataş’ın mevzuat bilgisi ve tecrübesi tartışma konusu olurken, “bu kadar stratejik bir görev neden bu isme verildi?” sorusu bakanlık içinde sıkça dillendiriliyor.
Yabancılara çalışma izni veren kritik birim
Uluslararası İşgücü Genel Müdürlüğü, yabancı uyrukluların çalışma izinleri ve çalışabilecekleri bölgeler ile meslek dallarını belirleme yetkisine sahip. Yani Karataş’ın sorumluluk alanında, binlerce dosyada “olur” ya da “ret” kararı veriliyor.
Meclis gündemine taşınmıştı
Karataş’ın hizmetli kadrosundan daire başkanlığına atanması daha önce TBMM gündemine taşınmış, Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan’a verilen soru önergesinde bu atamanın gerekçesi sorulmuştu. Bakanlık ise sadece “mevzuata uygun” yanıtını vermekle yetinmişti.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 76. maddesine atıf yapan Bakanlık, kurumların görev ve unvan eşitliği gözetmeden atama yapabileceğini belirtti. Ancak, “kurum içinde binlerce nitelikli personel varken neden başka bir bakanlıktaki hizmetli kadrosundan atama yapıldı?” sorusuna yanıt verilmedi.
Mevzuata uygunmuş, peki ya liyakat?
Bakanlığın en kritik kararlarının alındığı birimlerden birinin başına önce hizmetli, ardından genel müdür yardımcısı yapılması, “mevzuat tamam ama liyakat nerede?” tartışmasını yeniden alevlendirdi.
