İstanbul Büyükşehir Belediyesine yapılan operasyon sonrasında herkesin bildiği acı gerçekler ortaya çıkmaya başladı.

Sağdan sola herkesin bildiği en somut gerçek belediyelerdeki sistemsel kokuşmuşluk ve çürümüşlüktür. Birçok kişi ölü taklidi yapsa da mahalli idarelerde sistemsel sorunlar muhteris kişilerin iştihasını kabartmaktadır. Yakalanmayanlar ise işin keyfini sürdürüyorlar.

İsterseniz anlatalım.

Cumhurbaşkanı kararı ile Türkiye Maden İşçileri Sendikasının grev kararı ertelendi
Cumhurbaşkanı kararı ile Türkiye Maden İşçileri Sendikasının grev kararı ertelendi
İçeriği Görüntüle

Belediye başkanlarının isteyip te yapamayacağı bir şey yoktur. İşin mevzuata uydurulması ise zavallı memurlara düşmektedir. İşi kılıfına uyduramayanların ise gözünün yaşına bakılmaz. Bir de iştirakler var ki iyi niyetlerle kurulan iştirakler başka müştereklere iştirak olmuştur.

Belediye başkanlarına verilen geniş yetkiler ister istemez onların da raydan çıkmasına yol açabilmektedir. Bir de bu geniş yetkilere genişletilmiş mevzuat eklenince belediye başkanını tutmak oldukça zordur. İstisnaları da elbette vardır. İyi niyetle milletin bir kuruşunun dahi peşine düşen başkanlara minnettarız.

Sayıştay ne yapıyor diye soracak olursanız. Doğrusunu söylemek gerekirse Sayıştay da çok fazla bir şey yapamıyor. Yerindelik denetiminin olmaması ve geniş yada genişletilmiş mevzuat Sayıştay’ın hareket alanını kısıtlıyor. Bir de telkinler olunca Sayıştay büyük oranda işlevsiz kalıyor. Zaten Sayıştay kamu zararından öte bir tespitte de bulunamıyor.

Belediyelerin yapısı gereği önce iş sonra ihale alışkanlıkları ile işi yapacakların önceden belli olması ise işin tuzu biberi olabilmektedir. Önce iyi niyetle başlayan süreç bir müddet sonra alışkanlık haline geliyor ve istenmeyen yönlere evrilebiliyor. İş yapan müteahhitlerden iş dışında istenen ilave taleplerin sonucu ise malum.

Sonuç olarak bazı belediyelerin hesapsız kitapsız uygulamaları çok büyük kaynak israfına yol açabilmektedir. Bir başkanın yaptığını başka bir başkan beğenmeyerek yap boza döndürebilmektedir. Buna mevzuatta da engel bulunmuyor. Birisi ben yaptım oldu diyerek şehrin ortasından tramvay hattı geçiriyor sonra gelen yapılan araştırmalar neticesinde bu olmamış diye eski haline getirebiliyor. Gölbaşı örneğine bakılınca ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır. Ya da ANKAPARK örneğinde olduğu gibi. Birisi büyük bir heyecanla işi bitiriyor sonra gelen ise farklı gerekçelerle işletmeyerek çürütüyor. Olan ise milletin parasına oluyor. Biz de kim haklı diye işin magazin boyutuna takılıyoruz.

İktidarın yol yakınken kapsamlı bir mahalli idareler reformuna girişmesi gerekiyor. Dünya örneklerinden de faydalanılarak uygulama masaya yatırılmalı ve akut sorunlara kalıcı çözümler üretilmelidir. Üniversitelerden de destek alınması olmazsa olmazdır. Kısa vadeli ve günlük sorunlara çözümden ziyade çok kapsamlı ve uzun vadeli düşünerek hareket edilmesi gerekiyor. Yoksa günü kurtarayım derken geleceğimiz karartılabilir.