TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün, konfederasyon genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, yarın kamudaki son toplu iş sözleşmesi çerçeve protokolünün imzalanmasının ikinci yılı olacağını belirterek işçi memur ayrımı yapılmasına sert tepki gösterdi.

Atalay yaptığı açıklamada, afetlerde, depremlerde, yangında, savaşta ilk bedeli kadınlar, çocuklar ve çalışanların ödediğini söyleyerek, iki yıl önce kamu toplu iş sözleşmesi çerçeve protokolü imzalandığında "işçi müdürü geçti", "çöpçü genel müdürü geçti, daire başkanını geçti" şeklinde haberler yapıldığını anlattı.

Memur çok ücret almıyor ama işçi çok az ücret alıyor

Bugüne kadar "işçi-memur" ayrımı yapmadığını, bunu da sürdüreceğini belirten Atalay, "Memur çok ücret almıyor ama işçi çok az ücret alıyor" diye konuştu.

Bizler çok cefa çekiyoruz ama sefa falan çektiğimiz yok. Onun için buradan başta Maliye Bakanına, Çalışma Bakanına, Sayın Cumhurbaşkanına bir kez daha seslenmek istiyorum; sözleşme görüşmeleri asgari ücrete benzemiyor. Sözleşme görüşmeleri, emekli zammına, memur zamlarına da benzemiyor. Şu anda ocak ayında başlayanların bir kısmı, mart ayında başlayan arkadaşlarımızın bir kısmı şu anda arabulucuya gittiler. Ben Demiryolları'nın da başkanıyım. Ayın 5’inde Demiryolları tarafsız arabulucuya gitti. Onun 15 günlük bir süresi var. Akabinde süreç işliyor. Ne olacak? İki ay içerisinde grev kararı alıp uygulamak mecburiyetinde demiryolcular. Akabinde, haftaya zannediyorum enerjide var. Onun arkasında karayolları var. Öyle bir 12 Eylül'den kalan grev yasağıyla ilgili tablo var. Enerji bunun dışında kalıyor, savunma sanayi bunun dışında kalıyor. Bu, şu demek değildir: Bunun dışında kalıyor diye işçi, tepkisini, sıkıntısını her noktada, her alanda göstermek durumunda."

Ergün Atalay, kamu işveren sendikasına, kamu toplu iş sözleşmesi çerçeve protokolü çerçevesinde 27 Şubat'ta 21 maddelik teklif sunduklarını ancak işveren sendikasından, "Parasal meseleyi konuşmam" cevabı aldıklarını anlattı.

Maliye Bakanının bugüne kadar işçi lehine müspet bir şey yaptığını görmedim

Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ne konuşursun? Parasal olmayan bir konuyu konuşursun. Parasal olmayan bir konunun bize faydası yok ki. Bizim sıkıntılarımızın hepsi parayla ilgili; mesaisinden, gece zammından, servisinden, yemeğine kadar. Şu anda iki kap yemeği bu ülkede 300-400 liraya yiyemezsiniz. Bunu da konuşmak durumundasınız. Ama işveren sendikası diyor ki: 'Benim yetkim yok'. Herkes gözünü Maliye Bakanına dikmiş. Maliye Bakanı da bugüne kadar işçi ile ilgili hiç müspet bir şey yaptığını geçmiş dönemde de görmedim, bu dönemde de görmedim, göreceğimi de hiç zannetmiyorum. Çünkü onun dünyası başka, biz çalışanların dünyası başka. O, dar çerçeveden tabloya bakıyor.

Bazı memur sendikaları işçiyi maraba olarak görüyor

Bakanlıktan emeklilik tazminatına ilişkin kritik görüş
Bakanlıktan emeklilik tazminatına ilişkin kritik görüş
İçeriği Görüntüle

Bazı memur sendikaları da işçiyi öyle görüyor ki, sanki biz marabayız. Biz, lağımından çöpüne kadar, ekmeğinden savunma sanayisine kadar, yerin altına kadar çalışıyoruz. Özellikle ifade ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanı, bir gün şu Maliye Bakanını, bakanların yarısını madenin bir altına soksa da görseler; o işçi nasıl çalışıyor, hangi şartlarda çalışıyor, hangi zahmeti, sıkıntıyı çekiyor.

İŞKUR, televizyonlarda ilan yapıyor, diyorlar ki: 'İşçi bulamıyoruz' Bu ücrete işçi bulamazsınız. Bu ücret, köle ücreti. Diyorlar ki: 'Patronlar Mısır’a gidiyor, Ürdün’e gidiyor' Nereye gidiyorlarsa gitsinler. Bu ülkede, bu işçiye 30 bin lirayı, 40 bin lirayı fazla gören patronlar varsa, nereye gidiyorlarsa gitsinler. Ölümü gösterip sıtmaya razı etmenin hiçbir anlamı yok.