Bazı meslekler vardır ki bunlar küçük bir lekeyi dahi kaldırmaz. Bunlar arasında imamlık, müezzinlik ve Kur’an kursu öğreticiliği yer alır. Zaten uygulamada da bu durum görülür.
Diyanet İşleri Başkanlığı Hukuk Müşavirliği “Hayâsızca hareketlerde bulunma” suçundan hakkında 5 ay hapis cezasına hükmedilerek “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” karar verilen şahsın sözleşmeli Kur’an kursu öğreticisi olarak atanıp atanamayacağına açıklık getirdi. 28.07.2020 tarihli görüşünde konuyla ilgili olarak şu açıklama da bulundu:
Bilindiği üzere kamuda sözleşmeli personel, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4'üncü maddesinin birinci fıkrasının (B) bendi çerçevesinde istihdam edilmekte ve 28.06.1978 tarihli ve 16330 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar hükümlerine tabi olarak çalıştırılmaktadır. Mezkûr Esasların 12’nci maddesinde, “Sözleşmeli olarak çalıştırılacakların, ilgili kurumun saptayacağı özel koşulların yanı sıra, 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (4), (5), (6), (7) ve (8) numaralı alt bentlerinde belirtilen koşulları taşımaları gereklidir.” hükmü yer almaktadır.
657 sayılı Kanun’un 48’inci maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (5) numaralı alt bendinde, Devlet memuru olabilmek için: "Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine süreyle hapis cezasına ya da karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak" gerektiği kuralına yer verilmektedir.
İlgili hakkında verilen hapis cezası, 1 yıl veya daha fazla süreli olmayıp maddede sayılan katalog suçların birinden de kaynaklanmadığından, tek başına sözleşmeli personel olarak istihdam edilmesine engel nitelikte bulunmamaktadır. Öte yandan, Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar'ın 12’nci maddesinde, sözleşmeli olarak çalıştırılacakların, ilgili kurumun saptayacağı özel koşulları taşımaları gerektiğinden bahsedilmiş olup bu kapsamda, 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un "Personelin nitelikleri" başlıklı 9’uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, atanmalarında dinî öğrenim şartı arananlar bakımından "ortak nitelik" şartı öngörülmekte; bu şart 15.04.2015 tarihli ve 29327 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 5’inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde "itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinin İslâm törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olduğu" şeklinde tanımlanmaktadır.
İlgilinin din görevlisi kadrosuna atanacak olması sebebiyle tavır ve eylemlerinin dini konularda toplumu aydınlatıcı, eğitici ve dini yasaklar ile kötü alışkanlıklardan sakındırıcı olması; çevresinde doğruluğu, sadakati ve güvenilirliği ile bilinmesi gerekirken hakkında "hayâsızca hareketlerde bulunma" suçu nedeniyle verilmiş bir mahkeme kararı bulunmasının, toplum nezdinde din görevlilerine olan güveni zedeleyici mahiyette olup olmadığı, ayrıca değerlendirilmesi gereken bir husustur.
Bu itibarla; ilgili hakkında verilen hapis cezası 1 yıl veya daha fazla süreli olmayıp mezkûr maddede sayılan katalog suçların birinden de kaynaklanmadığından, tek başına sözleşmeli personel olarak istihdam edilmesine engel nitelikte bulunmadığı; ancak ilgilinin durumunun "ortak nitelik" şartı çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Bu görüşe göre ilgilinin durumu yeniden değerlendirilecek ve göreve başlatılıp başlatılmayacağına karar verilecektir. Hukuk Müşavirliği verdiği görüşte son noktayı koymamış ve kararı ilgili birime bırakmıştır.