Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Kamu Görevlileri Etik Kurulu arasındaki "Etik Eğitimi ve Etik Eğiticisi Yetiştirilmesi İşbirliği Protokolü" imza töreni Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş'ın katılımıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleşti. Erdoğan konuşmasında Rabbimiz de Kur'an-ı Kerim'de 'Allah size emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder' buyurmuştur." Ayetini okuyarak kamu hizmetlerinde ehliyetin önemine vurgu yaptı.
Ancak üst düzey atamaların tamamı Cumhurbaşkanı tarafından yapılırken bu kadar ehliyetsiz ve liyakatsiz atamaların nasıl olduğu ise anlaşılamadı. Özellikle daha önceki haberlerimizde de ifade ettiğimiz üzere liyakatsiz atamalarda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı lime lime dökülüyor.
Etik Kurul etik bilincin yerleşmesine katkı sağlıyor
Erdoğan, 2004'te kamu hizmetlerinin kalitesini artırmak ve etik değerleri güçlendirmek amacıyla ihdas ettikleri Kamu Görevlileri Etik Kurulu'nun son dönemde etkin ve başarılı çalışmalar icra ettiğini belirterek, şunları söyledi:
"Kurulumuz inceleme ve araştırma faaliyetleriyle, farklı kurum ve bakanlıklarımızla yaptığı işbirlikleriyle eğitim, seminer, konferans ve paneller marifetiyle ülkemizde etik bilincin yerleşmesine katkı sağlıyor. Kurulumuz tarafından geçtiğimiz yıl toplam 228 bin 922 kamu görevlisine etik merkezli eğitimler verildi. Değerlerin, ilkelerin, kural ve standartların tam anlamıyla benimsenmesi ve tatbik edilmesi için çeşitli faaliyetler düzenlendi. Bunları kamu hizmetlerinde etkinlik, verimlilik ve şeffaflık bakımından çok değerli gördüğümün bilinmesini isterim. Kurul Başkanımız Zerrin Hanım'a, Kurul Üyelerimize, Etik Kurulumuzun tüm mensuplarına emek ve gayretlerinden ötürü teşekkürlerimi iletiyorum. Kurul bünyesinde bugüne kadar başarılı görevler icra eden tüm üyelerimize şükranlarımı sunuyorum. Kamu Görevlileri Etik Kurulumuza bundan sonraki çalışmalarında Rabbimden muvaffakiyetler niyaz ediyorum. Cumhurbaşkanı olarak kendilerine gereken desteği her zaman vermeye inşallah güçlü bir şekilde devam edeceğiz."
2 bin yılı aşan köklü bir geçmişe sahip devlet tecrübemiz var
Türkiye Cumhuriyeti'nin geleneği olan bir devlet olduğunu hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Devlet tecrübemiz 2 bin yılı aşan köklü bir geçmişe sahiptir. Bu geçmiş tüm safhaları ile tetkik edildiğinde karşımıza hep iki gerçeklik çıkmaktadır. Bunlardan ilki atalarımızın çok güçlü bir kurucu iradeye ve bağımsızlık ruhuna sahip olduğudur. Öyle ki tarihimizin en ümitsiz anlarında bile ecdadımız yüzyıllarca hüküm sürecek yeni devletler kurmayı başarmışlardır. 'Devleti ebed müddet' ifadesinde vücut bulan süreklilik ilkesinde şekillenen bu gelenek, milletimizin teşkilatlanma ve yeniden toparlanma hususunda ne denli mahir olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır. İkinci hakikat ise devlet ve idare anlayışımızdaki insanı merkeze alan yaklaşımdır. 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' ilkesi 'halka hizmet, hakka hizmettir' düsturu asırlardır yönetim anlayışımıza istikamet çizmiştir."
Kamunun yararı diğer her şeyin üzerindedir
"Tarihimizin semalarında göndere çektiğimiz tüm bayraklar iyiliğin, adaletin, refahın, huzurun, erdem ve inancın yeryüzündeki sembolleri olmuş." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geleneği, örfü, töreyi, ahlakı maziden alıp atiye nakleden ruh işte bu milli bünyede, bu milli şuurda mahfuzdur. Bugün etik olarak nitelendirdiğimiz tüm vasıflar milli seciyemizde yine bu kavramlarla tebellür etmiştir. Devlet yönetimi ve kamu hizmetindeki istikrarın sağlanmasında bilgi, ahlak, ehliyet ve liyakata verilen önem hiç şüphesiz büyük rol oynamıştır. Nizamülmülk, 'Siyasetname' adlı eserinde 1000 yıl öteden bu hususu bakınız nasıl ifade ediyor. 'Şahsiyetsiz, asaletsiz ve faziletsiz kişileri büyük işlere memur ettiğimiz zaman, bilginleri, asilleri ve faziletli kişileri kenara sürüp onları muattal yani işe yaramaz hale getirmiş oluruz. Rabbimiz de Kur'an-ı Kerim'de 'Allah size emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder' buyurmuştur."
Ehliyet, liyakat, adalet ve huzurun özellikle devlet işlerinde birbirini besleyen kardeş kavramlar olduğunun altını çizen Erdoğan, burada verilen en küçük bir tavizin kartopu gibi gittikçe büyüyerek hangi zorluklara, yıkımlara yol açtığının tarih sayfalarında olduğunu anımsattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Mevkisi, konumu, ünvanı ne olursa olsun devlet hizmetinde bulunan her bir kardeşime şunu hatırlatmak isterim; bu makamların her biri gelip geçidir. Bu görevler, bu yetkiler bize milletin emanetidir. Asıl olan halka samimiyetle hizmet ederek hakkın rızasını kazanmak, milletimizin hayır duasına mazhar olabilmektir. Kamunun yararı diğer her şeyin üzerindedir." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşması ile dinleyenleri adeta şoka soktu. Konuşmayı dinleyenler adeta birbirlerinin gözünün içine baktılar. Acaba kamuda şahsiyetsiz, asaletsiz ve faziletsiz kişilerin büyük işlere memur edilip edilmediği ve bilginlerin, asillerin ve faziletli kişilerin kenara sürülüp sürülmediği merak edildi. Kamudaki şahsiyetsiz kişilerin 2002 yılı öncesinden kalıp kalmadığı merak ediliyor.
Haklarında soru önergesi verildiği halde görevlerine sakız gibi yapışanların nasıl olup ta görevde kaldıkları ise merak ediliyor.
Devlet demek; düzen, nizam, intizam demektir
Her bir vatandaşın kamu hizmetlerinden eşit, adil ve etkin bir şekilde yararlanmasının en temel önceliklerinden olduğunu söyleyen Erdoğan konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"Bu anlamda görevini ve yetkisini kötüye kullanan, milletin talep ve beklentilerine cevap veremeyen, çözümün değil sorunun bir parçası olan, devletin saygınlığına, itibarına, kerim devlet kimliğine halel getiren, kamunun mallarını ve kaynaklarını israf eden, beytülmale el uzatan kimsenin gözünün yaşına bakmadık, bundan sonra da bakmayacağız." dedi.
“Koltuğundan güç devşirerek hizmet etmekle yükümlü olduğu vatandaşa zulmeden hiç kimseye müsamaha göstermeyiz. Devlet demek; düzen, nizam, intizam demektir. Devlet demek; vatandaşına hizmet eden mekanizma demektir." ifadelerini kullanan Erdoğan, devlette de toplumda da nizamı, yasalarla beraber vicdanın sağladığını, bir eylem veya işlemin yasalara uygun olmasının onun her zaman etik ve meşru olduğu anlamına gelmeyeceğini belirtti.
Erdoğan, kimsenin mevzuattaki boşluklardan faydalanarak "ben yaptım oldu" diyerek milletin tek bir ferdinin bile hak ve hukukunu çiğnemesine müsaade etmeyeceklerinin altını çizerek, millete kamu hizmetlerini ulaştırmakla görevli kamu personelinin bu noktalarda azami hassasiyet göstermesini beklediğini dile getirdi.
Kamunun yararını ilk planda tutan, hukuka ve etik davranış ilkelerine uyan, vatandaşın derdine derman olmak için uğraşan, üstün bir vazife şuuruyla çalışan her bir vatandaşın bu milletin başının üstünde yeri olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bu arkadaşlarımı tebrik ediyor. Rabb'im kendilerinden razı olsun diyorum." diye konuştu.
Konuşmayı dinleyenler büyük bir vecd ve huşu ile birbirlerine bakışarak Cumhurbaşkanının konuşmasında belirttiği mümtaz kişilerden oldukları için Rablerine şükrettiler. Allah korusun şahsiyetsiz, liyakatsiz, devletin itibarını zedeleyen, kendi menfaati için parende atan güruhtan olsalar bunun vicdan azabını nasıl kaldıracaklardı.
Uzun yıllar üst düzey görevlerde oldukları için en kritik yönetim kurullarında büyük bir aşk ve şevkle yıllarca hizmet edenler görev sürelerince hiçbir olumsuzluk görmedikleri için kendilerini bahtiyar hissettiler. Onların bulundukları yerlerde hiçbir olumsuzluk yaşanması zaten mümkün olmazdı.
Etik kaideler en az kanun hükümleri kadar önemlidir
Cumhurbaşkanı Erdoğan, insan odaklı bir devlet yönetiminin, insanlara hizmet etmeyi önceleyen bir idare açısından etik kaidelerin en az kanun hükümleri kadar önemli olduğunu söyledi.
Etik kuralların sadece kamu görevlilerinin riayet edecekleri düzenlemeleri hatta sınırlamaları ifade etmekte kalmadığını, aynı zamanda her kamu çalışanının işini hakkıyla yapmasını, devletine ve milletine hizmet etme şuuruyla hareket etmesini de sağladığını ifade eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu şuurun güçlendirilmesi için kamu idaresinde etik kuralları 2005'te belirleyerek uygulamaya aldık. Devlet mekanizmasının daha sağlıklı işlemesini sağlamak, devletin vatandaşımıza daha hızlı, verimli, nitelikli hizmet vermesini temin etmek için tüm adımları attık. Hamdolsun aradan geçen 20 yılda bu konuda ciddi bir bilgi birikimi ve uygulama örneği olmuştur. Arzu ettiğimiz devlet modelinin olgunlaştırılması noktasında büyük mesafeler kaydettiğimizi bugün memnuniyetle ifade etmek istiyorum. Bu sistemin kökleştirilmesinde büyük emekleri olan Kamu Görevlileri Etik Kurulunun bugüne kadarki çalışmalarını takdirle karşılıyorum."
"Bizler yakın geçmişte bürokratik oligarşiden 'bugün git yarın gel' anlayışından, 'hamili kart yakınımdır' zihniyetinden çok çektik." diyen Erdoğan, kendisini vatandaştan üstün gören, vatandaşla muhatap olmaktan imtina eden, burnundan kıl aldırmayan kibir abidelerinin millete yıllarca kan kusturduğunu ifade etti.
Erdoğan, "FETÖ gibi ihanet çetelerinin, terör örgütlerinin türlü şebekelerin devlet kadrolarına sızarak milletimizin geleceğine kastettiği günleri yaşadık. Milletimizden aldığımız destekle tüm bu zorlukların, sınavların, darbe teşebbüslerinin üstesinden alnımızın akıyla gelmeyi başardık." açıklamasında bulundu.
Bu açıklamaları üzerine almayan bürokratlar acaba böyle davranan bedbahtlar var mıdır diye derin bir düşünceye daldılar. Ekranlarda görülen dalgın bürokratların şükür krizine girdiği düşünülüyor. Kamuda zaten Cumhurbaşkanın bahsettiği bürokratların olması veya görevlerinde kalması imkansızdır. Bu tür ahlaksız bürokratlar çoktan temizlenmişti. Öyle halk içinde Hakla beraber bürokratlardan geçilmiyor. Hatta Cumhurbaşkanı ile ibadet etmenin sevabına nail olmak için Cuma günlerini iple çeken bürokratların çoğalması Ümmetin medarı iftiharı olmuştu.
Tavassuta ihtiyaç duymadan birinci sınıf hizmet sunuluyor
Tavassuta ihtiyaç duymadan birinci sınıf hizmet alınmasını sağladıklarını vurgulayan Erdoğan, 23 yıllık iktidarları boyunca kamu hizmetlerinin iyileştirilmesi, hizmet standartlarının yükseltilmesi, hizmete erişimin kolaylaştırılması için gece gündüz çalıştıklarını bildirdi.
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Anayasa, yasa ve mevzuat düzeyinde yaptığımız düzenlemelerle kamuda verimliliği artırdık. Yeni kurumlar ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) gibi yeni mekanizmalar ihdas ederek hak arama ve bilgi edinme yollarını genişlettik. 1994'te İstanbul Büyükşehir Belediyesinde başlattığımız devrim niteliğindeki beyaz masa uygulamasının daha modernini, CİMER ile tüm ülke genelinde hayata geçirmiş olduk. Vatandaşla devlet arasında köprü olan CİMER'e 2024'te 4 milyon 590 bin başvuru yapıldı. Katılımcı yönetim anlayışımızın simgesi olan CİMER ile aynı zamanda kamuoyunun da yakından takip ettiği birçok suç örgütü çökertildi.
Millet ile devlet arasına örülmüş duvarları yıkarak siyasetin bürokratik kapasitesini güçlendirdik. Millet iradesinin önündeki engelleri kaldırdık. Yıllarca vesayete ve bürokratik oligarşiye davetiye çıkaran siyasi istikrar eksiliğine çözüm bulduk. Temsilde adaleti, yönetimde istikrarı hamdolsun hakim kıldık. Bundan sonra da aynı azimle, aynı kararlılıkla çalışmaya milletimize eser ve hizmet kazandırmaya inşallah devam edeceğiz. Türkiye Yüzyılı hedeflerimizi bilgili, vicdanlı, ahlaklı ve vizyon sahibi kamu personellerimizle tüm kurum ve kuruluşlarımızla tek tek hayata geçirmeyi sürdüreceğiz."
Cumhurbaşkanının yapmış olduğu konuşma sonrasında fiilen özel kalem müdürlüğü yaptığı halde genel müdürlük maaşı alanlar biraz sözleri üzerine alındılar ama bu kadar da olacak.
Konuşmanın kamuda ehliyet ve liyakat odaklı büyük bir temizlik yapılacağı şeklinde bir algı oluşturduğu yönünde de yorumlar yapılıyor.