Nereyi tutsanız elinizde kalıyor ve sistemsel sorunlar adeta fışkırıyor. Ülke olarak günlerdir sahte diploma çetesinin yaptıklarını tartışıyoruz.
Sonuçları itibarıyla sahte diploma kadar etkili olan ancak tamamen mevzuata uygun bir durumla karşı karşıyayız. Sahte diploma skandalında kanuna aykırı ve hukuksuz bir şekilde suç işlenerek haksız olarak birilerine diploma sağlanması boyutu var. Birde işin hukuk zemininde olan kısmı var ki asıl sorunda orada. Yıllardır bilinen ama göz yumulan bu durumu açıklamaya çalışacağız.
Aslında her şey mevzuata uygun.
Ülkede sınava girdiği halde sınav kazanamayanlar başka ülkelerin sınavsız okuma imkanı olan bölümlerine kayıt yaptırıyorlar. Ülke sınav istemiyorsa ben sınava girerek kayıt yaptıracağım deme lüksünüz yok. Kaldı ki zaten sınav kazanamamışsınız.
Sonrasında misafir öğrenci olarak Türkiye’deki bir üniversiteye başlayarak derslere giriyorsunuz. Süreç bu şekilde devam edip gidiyor. Mevzuat cevaz verdiği için kimsenin itiraz hakkı da yok.
Misafir öğrenci yoluyla itibarlı üniversitelerden nasıl diploma alındığını bilmeyen yok. YÖK’de bu süreci ve nasıl suistimal edildiğini biliyor. Ancak şuana kadar bu konuda köklü bir çözüm üretmedi yada üretemedi.
Son olarak BirGün yazarı Timur Soykan Tekirdağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin’in oğlunun yukarıda anlattığımız usulle hiçbir sınav kazanmadan Uluslararası Balkan Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne kayıt yaptırdığını sonra da Tekirdağ Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olduğunu köşesine taşımış.
Tekirdağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi ilk kez 2020-2021 eğitim-öğretim yılında ÖSYM tercih kılavuzunda yer almış ve 100 öğrenci kayıt yaptırmış.
Üniversite yönetimi, yeni kurulan Hukuk Fakültesi için Uluslararası Balkan Üniversitesi ile protokol imzalamış. Pandemi gerekçesiyle yapılan bu protokol çerçevesinde; Uluslararası Balkan Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne kaydı yapılan yaklaşık 400 öğrenci, ‘özel öğrenci’ statüsünde TNKÜ Hukuk Fakültesi’nde ders başı yaptı. Türkiye’deki üniversite sınavında başarısız olan ve sadece para ödeyerek Makedonya’daki Uluslararası Balkan Üniversitesi’ne giren bu öğrenciler, bir yıl boyunca TNKÜ’de eğitim aldı. Bu öğrenciler, Uluslararası Balkan Üniversitesi’ne o dönemin parasıyla 30 bin TL ödeme yapmış ama devlet üniversitesinde eğitim almışlardı.
Rektör Şahin’in oğlu da Uluslararası Balkan Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne kayıt yaptıranlar arasında.
Her şey mevzuata uygun. Çünkü YÖK Denetleme Kurulu soruşturma yapmış ve bir sorun görmemiş.
Babanın yaptığı protokolden oğulda yararlanıyor
Rektör babanın yaptığı bu protokol sayesinde oğulda üniversitenin hukuk fakültesine özel öğrenci statüsünde girmiş. Böyle bir hak varsa elbette girecek.
İlk başvuru yapanın da rektörün oğlu olduğu belirtiliyor. Olabilir, herkes girerken oğulun seyredecek hali yok ya. Bal tutan parmağını yalıyor.
İddiaya göre; Türkiye’de rektörün oğlu üniversite sınavında çok düşük puan almış ve hiçbir hukuk fakültesini kazanamamıştı.
İşin usule uygun olup olmadığı bir yana bu usul maalesef çok yaygın bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum bazen ülke dışında bazen de ülke içinde olabilmektedir. Düşük puan aldığı halde yüksek puanlı üniversitelerden mezun olanlara da rastlıyoruz.
Bir tarafta dirsek çürütüp gece gündüz ders çalışarak iyi fakültelere giren gençler diğer tarafta ise rektörümüzün oğlu gibi şanslı çocuklar. Gençlerin bu örnekleri gördükten sonra saygısının kalıp kalmayacağına varın siz karar verin.
Rektör Şahin yaşanan süreçte etik dışı bir durum görmemiş
Haberde konu TNKÜ Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin’e sorulmuş.
Rektör Şahin;
1- Oğlunun kronik bir kalp rahatsızlığı olduğu ve stres yaşamaması için üniversite sınavına girmediğini,
2- Oğlunun hiçbir koşul istenmeyen Makedonya’daki Uluslararası Balkan Üniversitesi’ne kaydettirdiğini,
3- Pandemi döneminde sadece Uluslararası Balkan Üniversitesi’ne değil, pek çok üniversite için bu hak tanındığını,
4- Oğlunun da kalp rahatsızlığı olduğu ve doktoruna yakın olmak istediği için üniversitesine kayıt yaptırdığını ve çok sayıda öğrencinin bu haktan faydalandığını,
5- Yatay geçiş için 2 yıl yurtdışındaki üniversitede okumak şartı olduğunu ancak oğlunun birinci sınıftan itibaren TNKÜ’de eğitim gördüğünü ve oğlunun birinci sınıftan itibaren Ukrayna’daki üniversitede derslere girdiğini,
6- Konuyla ilgili olarak açılan soruşturmada da hiçbir sorun çıkmadığı,
belirtmiş. Anlayacağınız rektörün oğlunun her şeyi mevzuata ve etik kurallara uygunmuş.
Bize göre de mevzuata aykırı bir durum görülmüyor. Ancak işin etik boyutu farklı. Çünkü usulen de olsa mevzuatın aradığı şekil şartları yerine getirilmiş ancak bazen kanuna uygun olanlar etik kurallara uymaya biliyor. Rektörün durumu da etik açıdan sorunlu. Ancak rektörler Kamu Görevlileri Etik Kurulu’nun incelemesine girmiyor yani kapsam dışındalar.
Belli ki konuyla ilgili olarak rektör soruşturma geçirmiş ve yeri de sağlamlaşmış.
Ancak Devlet Denetleme Kurulunun, YÖK’ün ve Sayıştay’ın bu konuda kapsamlı bir araştırma yaparak bu yöntemlerle kaç kişinin diploma aldığını kamuoyuna açıklaması gerekiyor.
Mevzuata uygun olsa da en az sahte diploma kadar bu konunun da üzerinde durması gerekiyor. Daha da önemlisi bu kapsamda hangi üst düzey veya itibarlı kişilerin çocukları bu haktan yararlanmışlar? Bilmek hakkımız değil mi?