EMEK HABER ÖZEL / Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda hizmetli kadrosundan hızla yükselerek önce daire başkanlığına, ardından Genel Müdür Yardımcılığı görevine getirilen Metehan Karataş’ın ataması, sosyal medyada büyük yankı uyandırdı.

Tepkilerin merkezindeki nokta, Karataş’ın yönetiminde bulunan birimin stratejik önemde olması. Bu birimde, Uluslararası İşgücü Kanunu kapsamında yabancılara çalışma izni verilmesi süreci yürütülüyor. İddialara göre, mevzuatın geniş takdir hakkı tanıyan maddeleri sayesinde, binlerce yabancıya izin verilirken objektif kriterlerin her zaman uygulanmadığı belirtiliyor.

Yabancılara Verilen İzinlerde Patlama

Son yıllarda hem yurt içinde hem yurt dışında yabancı uyruklulara verilen çalışma izni sayısının 300 bini aştığı ifade ediliyor. Garson, kasiyer, şoför, kuaför gibi Türkiye’de kolayca temin edilebilecek mesleklerde bile yabancı iş gücüne izin çıkması dikkat çekiyor.

Ayrıca öğretmen ve doktor gibi mesleklerde diploma sahibi olanların “danışman” unvanıyla izin aldığı, sonrasında ise kayıt dışı şekilde kendi mesleklerini icra ettiği iddia ediliyor.

Nepalli İşçiler ve Denetim Sorunları

Özellikle az gelişmiş ülkelerden, başta Nepalli işçiler olmak üzere, binlerce yabancıya çalışma izni verildiği öne sürülüyor. Ancak bu kişilerin bir kısmının ülkeye geldikten sonra çalışmadığı, bazı izinlerin ise belge denetimi yapılmadan onaylandığı iddia ediliyor. Türk vatandaşlarından talep edilen diploma ve sertifikaların, yabancılardan her zaman istenmediği de başka bir tartışma konusu.

İş Takipçileri ve Geciken İzinler

Genel Müdürlükteki personel yetersizliği nedeniyle izin süreçlerinin uzaması, iş takipçilerine kapı aralıyor. Sektör temsilcileri, şeffaf kriterler belirlenip uygulandığı takdirde bu sorunun ortadan kalkacağını savunuyor.

Bakanlıktan Beklenti: Şeffaf Raporlama

Meclisteki sınavsız atamalar ve yükselmeler rahatsızlık oluşturuyor
Meclisteki sınavsız atamalar ve yükselmeler rahatsızlık oluşturuyor
İçeriği Görüntüle

Uzmanlar, hangi ülke vatandaşına, hangi sektörde, hangi görevle çalışma izni verildiğinin şeffaf biçimde açıklanması gerektiğini belirtiyor. Bu sayede hem ucuz iş gücü istismarı hem de Türk işçilerinin işsiz kalma riski azaltılabilir.

Sonuç olarak, hizmetli kadrosundan hızla genel müdür yardımcılığına uzanan bu atama, sadece bir “kariyer hikayesi” olmaktan çıkıp, Türkiye’nin yabancı iş gücü politikasındaki denetim ve liyakat sorunlarının sembolü haline gelmiş durumda.