Sosyal güvenlik uzmanı Özgür Erdursun, sosyal medya hesabındın Türkiye’de işsizlik oranlarının yüksek olmasına rağmen işverenlerin eleman bulamamasının nedenlerini tek tek sıraladı. Görünürde “iş var” gibi duruyor; ancak teklif edilen maaş ve şartlar, geçim gerçekleriyle örtüşmüyor.
Erdursun’a göre en büyük problem, ücretlerin hayat pahalılığının çok gerisinde kalması. Resmi olarak 22.104 TL olan asgari ücret, özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerde 15–20 bin TL’yi bulan kiralar karşısında adeta buhar oluyor. İnsanlar, ağır ve yoğun çalışma temposunda düşük maaşla çalışmayı mantıklı bulmuyor.
Bir diğer önemli sebep ise nitelik uyuşmazlığı. İşverenler ara eleman veya belirli vasıflara sahip çalışan ararken; iş arayanlar ya bu vasıflara sahip değil ya da beklentileri çok daha yüksek. Bu uyumsuzluk istihdamın önündeki en büyük engellerden biri olarak öne çıkıyor.
Çalışma koşullarının ağırlığı da cabası: Düzensiz vardiyalar, uzun mesailer ve güvencesiz istihdam, gençleri ve deneyimli işçileri işten uzaklaştırıyor. Öte yandan, kayıt dışı ve göçmen işçi tercih eden işverenler de maliyetleri düşürmeye çalışırken, yerli iş gücünü daha da piyasadan itmiş oluyor.
TÜİK’in dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 8,6 görünse de; gerçek tablo çok daha vahim. Atıl işgücü oranı olarak adlandırılan geniş tanımlı işsizlik yüzde 32,9’a dayanmış durumda. Yani milyonlarca kişi işsiz, ümitsiz ya da eksik çalışıyor.
Sonuç: İş var gibi görünüyor, ama teklif edilen ücret ve koşullar, çalışanların beklentileriyle ve geçim derdiyle uyuşmuyor. Erdursun’un ifadesiyle mesele “iş beğenmeme” değil; emeğin değeri ile hayatın maliyeti arasındaki derin uçurum.